|
- This highlights our responsibility, for the world and our continent are becoming increasingly interdependent.
- Bu bizim sorumluluğumuzun altını çiziyor, çünkü dünya ve kıtamız giderek birbirine daha bağımlı hale geliyor.
- It seems to me that our relationship would become slightly unbalanced.
- Bana öyle geliyor ki ilişkilerimiz biraz dengesizleşecek.
- These proposals are not new but they are becoming more topical.
- Bu öneriler yeni değildir ancak giderek daha güncel hale gelmektedir.
- It is also clear that arms export policy in relation to security is becoming more closely aligned.
- Ayrıca silah ihracatı politikasının güvenlikle daha yakından ilişkili hale geldiği de açıktır.
- This represents a first step towards the European Union's lawmaking becoming more modern.
- Bu, Avrupa Birliği'nin kanun yapma sürecinin daha modern hale gelmesine yönelik ilk adımı temsil etmektedir.
- Worldwide, we are becoming increasingly connected and dependent on one another.
- Dünya çapında birbirimize giderek daha bağlı ve bağımlı hale geliyoruz.
- Catch quotas and even catch bans are becoming inevitable.
- Avlanma kotaları ve hatta avlanma yasakları kaçınılmaz hale gelmektedir.
- Regional disparities are becoming much more marked within the Member States.
- Üye Devletler arasında bölgesel farklılıklar çok daha belirgin hale gelmektedir.
- Traditional own resources and VAT resources are becoming less and less significant.
- Geleneksel öz kaynaklar ve KDV kaynakları giderek daha az önemli hale gelmektedir.
- Accordingly, as is becoming traditional on these occasions, my party will be abstaining.
- Buna göre, bu gibi durumlarda geleneksel hale geldiği üzere, partim çekimser kalacaktır.
- We are becoming susceptible to extortion.
- Gaspa açık hale geliyoruz.
- Worldwide, we are becoming increasingly connected and dependent on one another.
- Dünya genelinde birbirimize giderek daha bağlı ve bağımlı hale geliyoruz.
- It was seen as a great leap forward that the transport required was becoming comparatively cheaper and cheaper.
- İhtiyaç duyulan taşımacılığın nispeten daha ucuz hale gelmesi büyük bir sıçrama olarak görülüyordu.
- The collapse of liberal dogmas is becoming increasingly apparent.
- Liberal dogmaların çöküşü giderek daha belirgin hale geliyor.
- Our neighbourhood is becoming even more densely populated and is closer to our doorstep.
- Mahallemiz daha da yoğun nüfuslu hale geliyor ve kapımıza daha da yaklaşıyor.
- That is a problem, because it means the country is becoming more and more unstable.
- Bu bir sorun, çünkü ülkenin giderek daha istikrarsız hale geldiği anlamına geliyor.
- When it is cleared away from the table, does the meal on the plate suddenly become special category waste?
- Masadan kaldırıldığında, tabaktaki yemek birdenbire özel kategori atığı haline mi geliyor?
- A Commission communication on this matter is becoming increasingly necessary.
- Bu konuda yayınlanacak bir Komisyon bildirisi giderek daha gerekli hale gelmektedir.
- Our positions have moved closer, without, however, becoming identical.
- Görüşlerimiz birbirine yakınlaştı ancak aynı hale gelmedi.
- We must do all we can to prevent our waters from becoming even more polluted.
- Sularımızın daha da kirlenmesini önlemek için elimizden geleni yapmalıyız.
- There is another matter which is becoming traditional on these occasions.
- Bu vesilelerle geleneksel hale gelen bir başka konu daha var.
- World trade is becoming increasingly significant.
- Dünya ticareti giderek daha önemli hale gelmektedir.
- And this is an operation that is becoming still more necessary in view of the now impending enlargement.
- Ve bu, yaklaşan genişleme göz önüne alındığında daha da gerekli hale gelen bir operasyondur.
- Without a proper review of the Financial Perspectives, the pressure on heading 4 is becoming untenable.
- Mali Perspektifler düzgün bir şekilde gözden geçirilmeden, 4. başlık üzerindeki baskı savunulamaz hale gelmektedir.
- It seems to me that our relationship would become slightly unbalanced.
- Bana öyle geliyor ki ilişkimiz biraz dengesizleşecek.
- Standards are changing, women's aspirations are constantly becoming richer and broader.
- Standartlar değişiyor, kadınların istekleri sürekli olarak daha zengin ve daha geniş hale geliyor.
- When it is cleared away from the table, does the meal on the plate suddenly become special category waste?
- Masadan kalktığında tabaktaki yemek birdenbire özel kategori atığı haline mi geliyor?
- The world is becoming increasingly interdependent.
- Dünya giderek daha fazla birbirine bağımlı hale geliyor.
- In this country, so heavily dependent on tourism, the situation is becoming more tragic.
- Turizme son derece bağımlı olan bu ülkede durum daha da trajik hale geliyor.
- The issue of a secure long-term energy supply for the European Union is also becoming ever more important.
- Avrupa Birliği için uzun vadeli güvenli bir enerji arzı konusu da giderek daha önemli hale gelmektedir.
- Palestinian society and the foundations of a State are destroyed; everyday life is becoming increasingly impossible.
- Filistin toplumu ve bir devletin temelleri yok edildi; günlük yaşam giderek imkansız hale geliyor.
- The ?U is becoming more and more autocratic, thanks in part to so-called terrorism.
- ABD, kısmen sözde terörizm sayesinde giderek daha otokratik hale geliyor.
- Naked yoga is becoming increasingly popular.
- Çıplak yoga gittikçe daha popüler hale geliyor.
- Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
- Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
- Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
- Modern finans giderek daha karmaşık ve sofistike hale gelmektedir.
- Her health is becoming steadily better.
- Onun sağlığı giderek daha iyi hale gelmektedir.
- Everything is becoming more and more complicated.
- Her şey gittikçe daha karmaşık hale geliyor.
- She became drowsy after supper.
- Akşam yemeğinden sonra uykusu geldi.
- The international situation is becoming grave.
- Uluslararası durum önemli hâle geliyor.
- Yoga is becoming more and more popular every year.
- Yoga her geçen yıl daha popüler hale gelmektedir.
- It's becoming more popular.
- Daha popüler hale geliyor.
- She becomes drowsy after dinner.
- Yemekten sonra uykusu geliyor.
- From year to year, pollution problems are becoming more and more serious.
- Yıldan yıla kirlilik sorunları daha da ciddi hale geliyor.
- Opposition is becoming more marked.
- Muhalefet daha belirgin hale geliyor.
- His greatest strength became his greatest weakness.
- Onun en büyük kuvveti en büyük zayıflığı hâline geldi.
- When Tom was eighteen, he decided that he wanted to become a soldier.
- Tom on sekiz yaşına geldiğinde asker olmaya karar verdi.
- At first the job looked good to him, but later it became tiresome.
- İş ona baştan güzel göründü ama sonra yorucu geldi.
- The pain finally became bearable.
- Ağrı nihayet tahammül edilebilir düzeye geldi.
- Electric cars are becoming more and more popular.
- Elektrikli arabalar giderek daha popüler hale geliyor.
- Teachers are becoming more important.
- Öğretmenler daha önemli hale geliyor.
- Don't let this become a habit.
- Bu alışkanlık hâline gelmesin.
- People's emotional lives are becoming more and more unstable.
- İnsanların duygusal yaşamları gittikçe daha istikrarsız hale geliyor.
- People's emotional lives are becoming more and more unstable.
- İnsanların duygusal hayatları gittikçe daha dengesiz hale geliyor.
- The noise is becoming deafening.
- Gürültü kulakları sağır edici hale geliyor.
- The EU's unity is gradually becoming shakier.
- AB'nin birliği giderek daha sarsıntılı hale gelmektedir.
- The ocean is becoming more acidic.
- Okyanus daha asidik hale geliyor.
- Teachers are becoming more important.
- Öğretmenler daha önemli hale geliyorlar.
- When he was eighteen, he decided that he wanted to become a soldier.
- On sekiz yaşına geldiğinde asker olmaya karar verdi.
- Has American English become the common language of Europe?
- Amerikan İngilizcesi Avrupa'nın ortak dili haline mi geldi?
- Look at what you've become.
- Ne hâle geldiğine bir bak.
- The ocean is becoming more acidic.
- Okyanus daha fazla asidik hale gelmektedir.
- His clothes have become too small for him.
- Kıyafetleri ona çok küçük geliyor.
- Tom became conscious.
- Tom'un bilinci yerine geldi.
- Tom's clothes have become too small for him.
- Tom'un kıyafetleri ona çok küçük geliyor.
- She became drowsy after supper.
- Akşam yemeğinden sonra onun uykusu geldi.
- Electric cars are becoming more and more popular.
- Elektrikli otomobiller gittikçe daha popüler hale gelmektedir.
Show More (63)
|